25 Mayıs 2012 Cuma


EKİP İÇİ İLETİŞİM






              İLETİŞİM NEDİR ?

         İletişim, kişinin duygu ve düşüncelerini karşısındakine birden fazla yolla doğru şekilde aktarmasıdır. (Konum ile alakadar en iyi tabir bu)  İletişimin çeşitleri vardır. Bunlar;

            Sözlü İletişim

            Yazılı İletişim

            Vücut ile İletişim





             -SÖZLÜ İLETİŞİM-
              
          Kişilerin duygu ve düşüncelerini aktarırken, kendini en iyi anlatmanın yoludur sözlü iletişim. Yani konuşarak bir takım fikirleri ifade etmekten bahsediyoruz. Bu yöntem insan hayatında vazgeçilmez bir noktadır. Ancak bu durumun kolay ve yaygın olmasının sebebi ortak noktalarımızdır. İlk insan’dan belli bir zamana kadar vücut dili kullanılmıştır. Birde arkeolojik kazılar sonucu yazılı iletişimin olduğu saptanmıştır. Şimdilerde ise aslında çok fazla zamandır konuşarak iletişim kuruyoruz çoğunlukta. Şuan eminim hiç kimse konuşamasa, ortak noktalarımız olmasa, kimse birbirine vücut dili ile bir şeyler anlatamaz.






             -YAZILI İLETİŞİM-

            Adından anlaşıldığı üzere yazılı iletişim yazarak, somut bir şekilde iletişimdir. Örneğin sanatçılar , somut bir şeyler çıkartan sanatçıların (ressam,hattat vs.) eserlerini  ben kendimce yazılı iletişim olarak algılıyorum. Soyut anlamda insana kattığı değer çok farklı ve fazla da olsa benim için sanat ve toplum arasındaki ilişki budur. Yada yazılı iletişimi mektup, dilekçe vs. tarzında algılayabilirsiniz. Sonuç olarak İLETİŞİMden bahsediyoruz ve duygu düşünce aktarımını bu yollarla da sağlayabiliyoruz.             







             -VÜCUT İLE İLETİŞİM (BEDEN DİLİ)-

             Genelde konuşma ve duyma özürlü kişilerin kullandığı iletişim yolu olarak bilinsede benim için bu durum tam tersidir. Bu iletişim biçimi direkt olarak jest ve mimiklere bağlıdır. Jest ve mimiklerini kullanmayan insan var mıdır sizce ? Örn. birinin sinirli, kızgın, sevinçli vs. olduğunu hemen anlayabilirsiniz konuşmalarından. En başta söylemiştik her insan için vazgeçilmezdir konuşarak iletişim. Bu durumda beraberinde beden dilinin esrarengiz havasını getiriyor. Ama daha da açık bir örnek istiyorsak tabii ki özürlü insanların tek iletişim yoludur. Bu sayede toplum içine karışabiliyor ihtiyaçlarını ve isteklerini anlatabiliyorlar. Peki bu dili bilmeyen insanlar nasıl anlıyor onları ? İşte her insanın kullandığı beden dili mevcut olduğu için. Bizler farkında olmasak da kullanıyoruz. Pek çok yanlış anlama sebebi de bu yüzden ortaya çıkıyor. Jemeica’da serbest olan marıuana(esrar) tüketimi ve üretimi serbest olduğu için kişilerin maddenin etkisindeyken sergiledikleri davranışlar sonucu oluşan sorunlar (kavga,çatışma vs.) bu yüzdendir. Esrar beynin %0,7 oranında daha fazla çalıştırıyor ve algılar daha açık oluyor. Buda hatırladığım sebeplerden biriydi. J





                       ÖRGÜT İÇİ İLETİŞİM

            
               Örgüt içi iletişim. En az 3 kişiden oluşan bir topluluk arasında sağlanan iletişime örgüt içi iletişim diyoruz. Bunun için en temel unsurlar mevcut. Bunlar;

-Empati
-Kabul Etme
-Saygı

                Kendimce temel gördüğüm bu husus örgüt içi iletişimde karşılaşacağımız her sorunun üstesinden gelebilir. Bu durum sadece örgüt içi iletişim için değil  tüm iletişim yollarında etkilidir. Bir insanın diğer insanı anlamasının en iyi yolu empati kurmasıdır. Zaten bir bilgiye göre hiçbir insan birbirini tam olarak anlayamaz.  Karşılıklı kabullenme olmalıdır her zaman için. Yoksa çatışmalar çıkar. Doğru iletişim kurulamaz. Çünkü her insanın önyargılarını bastırması yahut şekillendirmesi çok zordur. Örn. bir Müslüman arkadaş Hıristiyan biri ile iletişimde bulunduğu zaman onu dini inançları , ibadet şekli , kişiliği ve ahlakı ile yargıladığı için kesinlikle doğru iletişim olmaz. Bunu örgüt içinde nasıl yaşarız ? Şöyle ki bir yönetmen, bir ışıkçı eleman ile iletişim kurduğunda ışıkçı için durum ezicidir. İş gereği bile olsa ışıkçı eleman(amele)  yönetmenin bir yönünü kıskanır veya direk önyargı olduğu için onu tam olarak anlayamaz. O ne derse desin iş dışında herhangi bir konuda konuşulduğunda egolar devreye girer bu durum kaçınılmazdır.


  

                Bir film setinde herkesin vasıflara sahip olması aralarındaki diyalogları şekillendirir. Buna teorik olarak otoriter iletişim deniyor.(Yani sanırım öyleydi J )
Halbuki durum bunun tam aksine olsa pek çok iş daha hızlı yürür ve daha sağlam olurdu. Ekip içindeki bireylerin birbirlerine karşı sempati duymaması aralarındaki iletişimi değiştirmemeli. Soyut duygularımızı somutlaştırarak lense etmemeliyiz. Bunun sonuçlarını daha önce çok yaşadım. Yaşamış olmak tabii ki hiçbir şeyi değiştirmiyor önemli olan ders çıkarmak. Buda teorik değil hayati bir bilgi. Çünkü hayat teorik bilgilerden ibaret değil. Zaman hiçbir şey öğretmez tecrübeler öğretir. İşte durum da aslında aynen böyle. Daha önce çoğu kez gruplarla iş yapılmış bir topluluk biliyorum. (11-E)  Bu toplulukta farklı insanlarla defalarca kurulmuş her grupta sürekli sorunlar yaşandı. Sebepleri ise karşılıklı saygı olmaması , birbirlerini anlayamamaları , daha önce aynı sorunları yaşamış olmalarına rağmen hatalara devam edilmesi ve empati kuramamak. Bunlara dayanarak diyorum ki örgüt içi iletişimde kurallar olmalı. Bir ekipte sağlıklı çalışılması , anlaşılması için kurallar olmalı. Örn. benim derslerim dışında kendi özel bir ekibim var. Bu ekip ile pek çok faaliyette bulunuyorum. Kendimce ekibimin kurallarını oluşturdum birkaç tanesi şöyle,



… *Ekip içinde, diyaloglarda yüksek sesle konuşmak, tahrik edici davranışlarda bulunmak medeni bir insana yakışmaz.

 *Hatasız kul olmaz, kimse kusursuz değildir.

 *Kendimizi başkasının yerine koyalım. …  bunlar bu şekilde devam ediyor.


                  Bir şeye dikkat ettiniz mi ? Kurallar genelde emir kipleri ile aktarılır. Ancak bence buda iletişimin engellenmesinde büyük bir etken. Kimse yani benim ekibimdeki bilinçli bir kimse kendisine emir verilmesinden hoşlanmaz ve bence otoriter olmak sadece ukalalıktır. Bende bunu göz önüne alarak psikoloji kitaplarımdan edindiğim bilgiler doğrultusunda bu yola başvurdum. Bazen aramızda alay konusu olsa da fazlasıyla işe yarıyor. 


(Sevgili öğretmenim size dile getirdiğim sorunlarımdan dolayı buraya kadar tamamıyla kendi üslubum, kendi beynim, kendi yorumum ve kendi bilgim dahilindedir.Bence en doğrusu bu şekilde anlatımdı. Anlayışınıza teşekkür ediyorum. Bu konuyu seçmemin sebebi ise bugüne değin yaşadığım ki sınıf olarak aslında bölüm olarak yaşadığımız bir sorun. Birazda sanata merakımdan dolayı iyi gözlemle bu kanıya vardım.) J J J SİZİ SEVİYORUM ANNECİĞİMİN YARISICIĞI. JJJ

   



ÖRGÜT ARASI İLETİŞİM
         iletişim, ortak bir amaç için biraraya gelen, aynı değerlere ve dünya görüşüne sahip insanların birbirleriyle yaptığı duygu ve düşünce alışverişidir. İletişimsiz bir ortamda yaşaması mümkün olmayan insanoğlu sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmek, eğlenmek, dinlenmek, bilgilenmek gibi sebeplerle yaşamının her anında çevresiyle etkileşime girer. Kişiler için bu denli önemli olan iletişim, örgütlerin başarısı ve devamlılığı açısından da büyük değer taşır. . Herhangi bir örgüt veya şirket içerisinde, o örgütün çalışanlarının birbirleriyle ve diğer örgüt elemanlarıyla kurduğu etkileşime “örgütsel iletişim” denir
       Örgütsel iletişimin amacı, örgütün çeşitli departmanlarında görev yapan çalışanlar arasında etkileşimi sağlayarak örgüt amaçlarının ve politikalarının tüm çalışanlar tarafından benimsenmesini sağlamak, çalışana önemsendiği duygusunu vermek ve bu bağlamda personelin iş doyumunu arttırmak, o örgütün işleyişini sürdürmek ve örgütü başarıyla hedeflerine ulaştırmaktır.
       Örgüt içinde kurulan sağlıklı bir iletişim, o örgütün veya şirketin verimliliğini ve başarısını arttırır. Ayrıca, örgüt içinde kurulan samimi ve etkili iletişim stili çalışanların örgütün amaçlarını ve kurallarını da benimseyerek, o örgütle bütünleşmesini sağlar. Böylece bu ortam içinde çalışan kişinin işe bağlılığı artar ve iş verimliliğinin önemli ölçüde yükselmesiyle işçi, örgüt başarısının artmasına da önemli katkılarda bulunur.
      Etkili bir örgütsel iletişim, örgütteki iletişim kanallarının herkes için açık ve anlaşılır olmasıyla ilgilidir. Ayrıca örgüt içi iletişimin etkin ve başarılı olması için yöneticilerin de çalışanlarla etkileşime istekli olması gerekir.
      Örgüt içi iletişimin etkin olabilmesi için o örgütün, tüm çalışanlarıyla eşit bir biçimde etkileşime girdiğine inandırması gerekir. Yönetici tüm çalışanlarla aynı derecede etkileşmeli, onlarla iletişim kurmaya istekli ve girişken olmalı, üstler astların sorunlarını ve önerilerini dinlemeli ve problemleri çözmede istekli olduğunu çalışanlara göstermelidir.

                          
                                                       

       




KİŞİLER ARASI İLETİŞİM

İletişim: Kişilerin sözlü yada sözsüz mesajlarla, birbirlerine duygu, düşünce ilettikleri ve bu iletileri anlamaya, yorumlamaya çalıştıkları bir süreçtir.

Verilen herhangi bir mesaj, bu mesajı alan kişi tarafından belli bir biçimde algılanır ve bu algı sonunda olumlu yada olumsuz bir tepki ortaya çıkar. Bu “Geribildirim” dir. Örneğin, arkadaşınızın bir davranışından dolayı ona kırıldınız. Bu duygunuzu ona ilettiğinizde ona bir geri bildirim vermiş olursunuz. Yada bir yakınınız size armağan aldığında sevincinizi ona ilettiğinizde de olumlu bir geri bildirim vermiş olursunuz.

Kişiler arası iletişimde birbirimize verdiğimiz mesajlar yalnızca sözcüklerin anlamıyla sınırlı kalmayıp sözel olmayan iletişim yollarıyla da ifade edilir.

Herhangi bir şeyi söylemek için; seçilen zaman, kullanılan ifade biçimi, ses tonu, jest ve mimikler vb. verilen mesajın karşısındaki tarafından belli biçimlerde algılanmasına ve yorumlanmasına yol açar.

Eğer iletişimde sözel ve sözel olmayan ipuçları farklı mesajlar veriyorsa yada anlatılmak istenen net değilse, iletişimde tıkanıklıklar, yanlış anlaşılmalar belirsizlikler olabilir. Örneğin, bir kız “hayır” yanıtını vererek erkekten uzaklaşmışsa ne istediğine dair bir netlik söz konusudur. Ama kız erkeğe biraz yaklaşarak ve tutarsız bir şekilde.“hayır” demişse, cümlesi hayır derken bakışı, beden hareketleriyle evet mesajı yolluyorsa, bu, hem kendi için hem de erkek için karmaşık ve çelişki yaratabilecek bir durum olacaktır.

Günlük yaşamımızda çevremizdeki insanlarla her zaman istediğimiz iletişimi kuramayabiliyoruz..Bazı durumlarda bizim anlatmak istediklerimizi karşımızdakiler yanlış anlayıp yanlış yorumlarken , bazen de karşımızdaki kişileri biz yanlış anlayabiliyoruz.Böyle durumlarda iletişimin kalitesi bozulduğu gibi, konudan çok kişililerle uğraşmaya başlarız.ve savunmaya dönük bir iletişim tarzı ortaya çıkar.Bu nedenle öncelikli olarak bilmemiz gereken iletişimimizde engel yaratan ifade biçimleridir.



  


KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE ENGEL YARATAN İFADE BİÇİMLERİ

-Karşımızdaki tarafından eleştiri ya da yargılama olarak algılanan değerlendirmeler,

-“Neden” sözcüğünün kullanıldığı bazı sorular,

-Sözel ifadelerin yanı sıra alaycı yüz ifadesi, iğneleyici ses tonu, sert el kol hareketleri,

-Kişinin kendisine kayıtsız kalındığı, dikkate alınmadığı durumlar,

-Üstünlük kanıtlama çabaları,

- Düşünce esnekliği olmayan, kendi bakış açısında direten tutumların tümü karşımızdakini savunmacı davranmaya itebilir.

Aşağıda “savunmacı tutumlara” ve buna alternatif “olumlu iletişim biçimlerine” örnek ifadeler yer almaktadır. Siz de günlük yaşantınızdaki iletişimlerinizde hangi ifadeleri sıklıkla kullandığınızı görebilirsiniz.

  














SAVUNMA YARATAN İFADE ÖRNEKLERİ

-Yeterince açık konuşmuyorsun.

-Beni hiç anlamıyorsun.

-Doğruyu söylediğine inanmıyorum.

-Neden beni aramadın?

-Kırılmaya hiç hakkın yok.

SAVUNMA YARATMAYAN İFADE ÖRNEKLERİ

-Söylemek istediğin şeyi anlayamıyorum

-Senin tarafından anlaşılmadığımı hissediyorum

-Ben bu şekilde anladım doğru mu?

-Ne oldu da beni arayamadın?Merak ettim?

-Senin aslında çok kırıldığını anlıyorum, ancak izin verirsen ben de sana neden böyle davrandığımı anlatmak istiyorum.

-Karşılıklı güven ile destekleyici ve kabul edici bir ortamın birleşmesi; savunucu tutumu azaltacak; iletişimin sağlıklı gelişmesine katkıda bulunacaktır.
      







              KAYNAKÇA=TUGAYCAN DAYI , www.iletişimci.com.tr





TUGAYCAN DAYI. 

KURGU - KURGUCU

Kurgu Nedir?

Görüntülerin ve seslerin bir senaryo dâhilinde belli bir amaca uygun olarak peş peşe sıralanmasına “kurgu” veya “montaj” denir.
İyi bir senaryoya, kaliteli oyunculara sahip ve iyi çekilmiş bir sinema filmi, kötü bir kurgucunun eline düştüğü takdirde değerinden çok şey kaybedebilir, izleyici tarafından anlaşılmayabilir. Bu durumun tam tersi de mümkündür: iyi bir kurgucu, yapımı çok daha hareketli, canlı, anlaşılır kılabilir, belirli noktalara kadar çekim hatalarını veya oyuncuların kusurlarını giderebilir.



Bir yapımın kurgusunda ön planda olan kişiler yönetmen ve kurgucudur. Yönetmen, görüntülerin çekimini gerçekleştirir ve işin nihai sonucunun ne olması gerektiği konusundaki en yetkili kişidir. Kurgucu teknik ve estetik bilgisiyle yönetmenin kafasında oluşturduğu resmi gerçekleştirir. Ancak tecrübeli bir kurgucu sadece yardımcı olmakla kalmaz, fikirleriyle yönetmene ilham verebilir.
Bir kurgucu işini yaparken birkaç soru sürekli zihninde döner durur:
  • Bir çekimden diğerine ne zaman ve nasıl geçmeliyim?
  • Çekimlerin sırası nasıl olmalı?
  • Yaptığım kurgu, filmin kolay anlaşılmasını sağlıyor mu?
  • Yaptığım kurgu, izleyicinin daha keyifle seyretmesini, daha fazla korkmasını, üzülmesini veya gülmesini sağlayabiliyor mu?
Kurgunun Önemi
Rus sinema kuramcısı Lev Kuleşov ilk defa "montaj" kelimesini Vestnik Kinematografi (Sinema Haberleri) dergisinde, "Sinemada Sanatçının Görevleri" adlı makalesinde kullanmıştır: "Üzerine harfler yazılarak dağıtılmış ayrı küpleri bir araya getirerek, kelime veya cümle kuran çocukların yaptığı gibi, yönetmen de filmi yapmak için ayrı, birbirleriyle ilgisi olmayan, farklı an ve günlerde çekilmiş parçaları bir araya getirerek, dağınık pozları en uygun, anlamlı, eksiksiz ve düzenli bir şekilde sıralamalıdır. Bu da filmin montajını anlatan en basit, en ilkel şemadır..."

1918'de Kuleşov, kendisinin belirttiğine göre, içinde "montaj teorisi"nin şekillendirildiği "Proekt inzhenera Prayta" (Mühendis Pryat'ın Projesi) adlı ilk filmini yapmıştır. Kuleşov için montaj, pozların birbirine yapıştırılmasından çok, sanatsal bir düşünce tarzıdır. Lev Kuleşov tarafından sonradan "Kuleşov etkisi" adı verilen montaj deneyi yapılmıştır.



“...Biz kendimizi çöplüklerden bolca malzeme toplayan paçavracı sinemacı sürüsünden ayırt edebilmek için “Kinoks”lar olarak adlandırıyoruz.
Artistik sinemada kurgunun anlamı, yönetmen tarafından ele alınan senaryonun değişik çekimlerinin bir sıraya göre birleştirilmesidir.Kinoksların kurgu anlayışıysa tamamen farklıdır. Bu, görünen evrenin düzenlenmesinden ibarettir.
Kinokslar şunu ayırt ederler:
1- Gözlem Sırasında Kurgu : Çıplak gözün herhangi bir anda, herhangi bir yere yönelebilmesi.
2- Gözlem Sonrası Kurgu : Gözle saptanan görüntülerin, kafada, belli bir düzen içinde tasarlanması.
3- Çekim Sırasında Kurgu : Bu kez gözlem sırasında saptanan görüntülere yönelen alıcıdır. Bu çalışma sırasında tasarlanandan, her zaman biraz değişik olan çekim koşullarına uymak gerekir.
4- Çekim Sonrası Kurgu : Kaba kurgu diye adlandırılabilecek bu aşamada kesin kurgu için noksan gelen bir takım çekimler saptanır.
5- Göz Atma : Ayrımlar arası geçişlerin saptanması için bir anlık yöneliş. Büyük bir dikkat ve alışkanlığı gerektirir. Savaş kural : sürat.
6- Kesin Kurgu : Geniş temalı bir bölümde belirsiz kalmış küçük temaların açığa çıkarılması. En doğal sürekliliğin ve akışın sağlanması amacıyla, çekilen bütün malzemenin yeniden düzenlenmesidir. "

Eyzenşteyn ve Kurgu

Eyzenşteyn ilk filmi Grev (Stachka, 1925) yeni bir temsil alanı, anlatı dünyası, kahraman tipi yaratır. Mekan gerçek bir metalurji fabrikasıdır. Kahraman kitleler, insan topluluklarıdır ve bireyler daha arka planda kalır. Anlatı biçimi ve çekim montajı hemen göze çarpar. Filmde kahramanlara çeşitli hayvan görünütüleri ile isimlendirip kurgular. Son sahnede işçilerin katledilmesini mezbahada boğa kıyımları ile beraber görüntüler. Bu tip kurgular ile filmin anlatımını güçlendirir. Zaten Ayzenştayn`a göre iyi kurgulanmış bir montaj sadece sahneleri birbirine bağlamakla kalmaz, aynı zamanda izleyicinin hislerini istenilen yöne çekebilmek ve seyirci kitlesini heyecanlandırmak için de iyi bir yoldur.





David Wark Griffith

Sinema tarihinde kurguyu bilinçli olarak uygulayan, Amerikalı yönetmen David Wark Griffith’tir. Griffith, 1908–1912 yılları arasında çevirdiği 400 civarında kısa filmle sinemanın imkânlarını zorladı. Bu yönetmenin özellikle Charles Dickens’in romanlarındaki kurgulama tekniğini ve paralel anlatım yöntemini sinemaya uyguladığı bilinmektedir. Griffith’in en önemli filmi, sinemaya teknik olarak büyük yenilikler getiren ve iyi bir gişe başarısı sağlayan ama ırkçılık yaparak zencileri aşağıladığı için çok eleştirilen “Bir Milletin Doğuşu" dur (The Birth of a Nation - 1915). Yakın çekim, iris, kararma ve açılma gibi pek çok çekim-kurgu tekniğini geliştiren Griffith, “Ticaretten anlasaydım bu tekniklerden birkaçını patente bağlardım ve yüzyıl film çevirsem kazanamayacağım parayı kazanırdım.” demiştir.



Hitchcock ne diyor?

"...Üçüncü bir yol, benim saf sinematik dediğim şeydir. Yani filmin bir araya getirilmesi ve farklı bir fikir yaratmak için nasıl değiştirilebileceği... Şimdi yakın çekim alalım ve size adamın ne gördüğünü göstereyim.
Adam, bebekli bir kadını görüyor olsun. Şimdi tekrar adama dönelim ve ne gördüğünü görelim. Gülümsüyor. Bu adamın karakteri hakkında ne söylersiniz? Müşfik, değil mi? Sempatik biri. Şimdi kadınla bebeğinin olduğu ortadaki kısmı atalım, diğer iki kısım aynen kalsın. Şimdi araya bikinili bir kız yerleştirelim. Adam bakıyor. Bikinili bir kız. Ve gülümsüyor. Adam şimdi ne oldu? Terbiyesiz bir ihtiyar! Bebekleri seven o eski beyefendi yok artık.
İşte bir film sizin için bunu yapar. "

Yönetmenin 1954 tarihli filmi "Arka Pencere" ( Rear Window - 1954) filminde Hitchcock'un Kuleşov Etkisini kullandığını görürüz. İş kazası geçirerek ayağını kıran ve evinden dışarı çıkamayan bir foto-muhabiri gazeteci L. B. Jefferies'in (James Stewart) canı çok sıkılmaktadır. Kendisi haftalarca yerinden kıpırdayamayacağından dolayı yan apartmanlardaki komşularını izlemeye başlar. Bu sayede insanların özel hayatlarını dair birçok bilgi edinir. Sık sık gördüğü bir komşusunu artık göremeyince bir şüpheye kapılır ve araştırmaya başlar. Filmdeki bir çok sahne pencere dışında geçen olaylar ve L. B. Jefferies'in yüz ifadesi üzerine kuruludur. Bu yöntem Kuleşov Etkisine güzel bir örnektir.









Filmsel Zaman

Bir oyuncu bir odayı baştan sona geçsin ve diğer odaya girsin. Filmde tüm bu olayı gerçek yaşamdaki sürede göstermek zorunda değiliz. Oyuncunun yürüyüşünün bazı kısımlarını atabilir, bazı kısımları gerçek süresinden daha uzun kurgulayabiliriz. Filmlerde bir olayı gerçek yaşamdakinden daha kısa ya da daha uzun verebiliriz. Buna “filmsel zaman” diyoruz.
Filmsel zaman keyfîdir, yönetmen ve kurgucu, bütün bir günü birkaç dakikaya sığdırabilecekleri gibi birkaç dakikalık bir olayı gerçek süresinden daha uzun bir sahne hâlinde kurgulayabilirler. Alfred Hitchcock, “Notorious” (1946) adlı filminde bütün bir gece süren bir partiyi filmde 8 dakikada göstermiş, buna karşın parti öncesi hazırlık sahnesinde kadın oyuncunun, kocası banyoda yıkanırken komodinin üzerinde duran anahtarlığı çalmasını gerilim arttırmak için çok fazla uzatmıştır. Zaten Hitchcock, “Film, hayatın sıkıcı anlarının kesilerek kısaltılmış hâlidir” diyerek bir filmin gerçek hayatta yaşananları birebir zamanlamasıyla vermeye mecbur olmadığına işaret eder.



                                                    KURGU ÇEŞİTLERİ


Film Kurgusu: 

Film kamerası ile epiküle –yani sinema filmine- çekilen filmleri kurgulamak için yapılan en eski kurgu biçimidir. Filmler özel bir kesici ile kesilerek, planlar özel seloteyplerle yapıştırılıp birbiri ardına eklenerek yapılan kurgu yöntemidir. Film kurgusu bir sürü aşamadan oluşan bir sistemdir. Bitmiş ürünü elde edebilmek için film birçok işlemden geçer. Bunlar sırasıyla şunlardır:
1.Negatif filmle çekilen ham filmlerin laboratuarda pozitif olarak bir kopyası basılır. Buna iş kopyası denir. İş kopyası pozitif olduğu için montaj masasında izlenebilir haldedir. Montaj iş kopyası üzerinde yapılır. Bu sırada negatif ham filme dokunulmaz, uygun ortamda saklanır. Film sesli çekilmişse ‘’perfore bant’’ a aktarılır. Böylece kurgu masasında sesler duyabileceğimiz,kullanabileceğimiz bir formata aktarılmış olur.
2.Sesler ve görüntüler eşlenir (senkronlanır). Bu aşamada kurgucu her planın başında bulunan klaketlerin yardımıyla ses ve görüntüyü senkron hale getirir. Klaketin tam kapandığı anda çıkardığı sesle, tam kapandığı anın görüntüsü üst üste getirilerek senkronlanır.
3.Senkronlanmış planların sıralı listesi çıkartılır.
4.Planlar tek tek kesilip birbirlerinden ayrılarak sahne sırasına göre düzenli bir şekilde raflara yerleştirilir. Yoksa yüzlerce film şeridi arasından istediğimiz planı ayırıp bulmak büyük zaman kaybına yol açar.
5.Planlar sahneleri oluşturacak şekilde, sahneler de bütün filmi oluşturacak şekilde arka arkaya bağlanır.
6.Sahne sahne kaba montaj yapılır.
7.İnce montaj (ya da final montajı) yapılır.
8.Kurgu bittikten sonra filmin altında bulunan kodlar (keycode) vasıtasıyla ham negatif,iş kopyasında sonlanmış kurgu örnek alınarak aynen kesip bağlanır. Bu esnada bir taraftan filmin ses bandına müzik,efekt,dublaj vs. eklenir; ses miksajı yapılır.
9.Filmin parlaklığı ve rengi düzeltilerek ayarlanır.
10.Sesle görüntü birleştirelerek ‘’sıfır kopya’’ basılır. Ufak tefek hatalar varsa yeni kopyalarda düzeltilerek basılır. (eskiden bu sıfır kopya ziyan olmasın diye Anadolu sinemalarına gönderilmiş, o yüzden bu kopyaya ‘’Anadolu kopyası’’ da denirmiş.)
11.Gösterim kopyaları basılır ve film sinemalarda izlenecek hale gelir.




Video Kurgusu:

 Ham video kasetlerdeki görüntü ve sesler bir video oynatıcıdan,bir video kaydedicideki boş kasete sırayla kaydedilerek video kurgusu yapılır. Genellikle bu iki video teyp (vtr) arasında bir edit control (kurgu kontrol) cihazı bulunur. Bu cihaz iki video teybi de kontrol ederek ve onlara, kurgucunun verdiği komutları ileterek kurgunun karesi karesine şaşmaz bir şekilde yapılmasını sağlar. Geçiş efektleri (dissolve,wipe vs) yapmak için birden fazla video oynatıcı kullanır.Bazı profesyonel VTR’lerde yerleşik kurgu kontrol cihazı bulunur. Böylece iki VTR birbirine bağlanarak (bir tanesi diğerini de kontrol eder) hızlı ve titiz kurgu yapılabilir. Video kurgusuyla yapılan haber kurguları bu şekilde yapılır




Bilgisayar Destekli Kurgu:   

 Bilgisayar destekli kurguda video kasetlerdeki görüntü ve sesler bir ‘’capture card’’ vasıtasıyla (analog kasetler için) veya ‘’firewire’’ kablosuyla (dijital kasetler için) bilgisayarın harddiskine aktarılır. Karta veya harddiske çekim yapan yeni teknoloji kameralarda ise görüntü ve sesler fareyle sürüklenrek direkt bilgisayara aktarılır .Daha sonra bir kurgu programı kullanılarak bilgisayarın harddiskindeki görüntü ve ses dosyalarıya (medya dosyaları) kurgu yapılır. Bu tip kurgu çeşitli geçişlerin ve görsel işitsel efektlerin çok daha rahat ve kolay yapılmasına olanak tanımaktadır. Kurgu bittiğinde bitmiş filmi çeşitli formatlarda film dosyalarına çevirmek, dvd olarak yazdırmak ya da kasete aktarmak mümkündür.




AHMET IŞIN
11 / E
62


                               

24 Mayıs 2012 Perşembe

FOTOĞRAF MAKİNESİ TARİHÇESİ


Fotoğraf makinesi tarihçesi

Fotoğraf, ışığın kaydedilmesi anlamına geliyor. İlk fotoğraf makinesi, önü mercekli ışık geçirmez kutuydu. 1802’de İngiltere’de Thomas Wedgwood, gümüş nitratlı kağıt ya da deri üstüne görüntü kaydetti ama görüntü sabitleşmedi. 1827’de Niepce, duyarlı levha üzerine ilk görüntüyü saptadı. Bir manzara resmi için, duyarlı tabakaya poz süresi sekiz saatti. Ressam Daguerre, bir ucunda mercek, öbüründe buzlu cam olan karanlık kutuda görüntü elde edip taslaklarını bunun üstüne yapıyordu. Daguerreotype adıyla anılan yöntemi dünyaya yayıldı. 1840’larda ABD’de her kentte bir daguerreotype sanatçısı vardı. 1840’da Talbot, fotoğraf kağıdının duyarlığını arttırdı. Fotoğrafçılıkta devrim, cam negatiflerin elde edilmesini sağlayan işlemle oldu. İngiliz Archer, cam negatiften fotoğraf kağıdına baskı yaptı. 1868’de trikromi yoluyla renkli baskı olanağı sağlandı. 1887’de Rahip Hannibal Goodwin, gümüş bromür emülsiyonlu selüloit film önerdi. 1889’de Eastman Kodak Company tarafından makaralara sarılmış ve yaprak filmler çıkarıldı. Ateşe dayanıklı asetat çıkınca cam film tümden kalktı. 1935’de ilk renkli film, 1940’larda anında baskı polaroid bulundu. Digital görüntü kaydına ulaşan süreç fotoğrafı geniş kitleye taşıdı.”

İlk başlarda anları dondurmaya yarayan fotoğraf makineleri (o zamanların deyimi ile kara kutular ) daha sonraları bir sanat dalı olmaya başlamış. O günlerden bugünlere uzanan fotoğrafçılık sanatı, şimdi dijital fotoğrafçılık olarak adlandırılıyor. Bu kısa özgeçmişten sonra, fotoğrafçılığın dijital olanına bir göz atalım


Büyük boy makinalar:
  9x12, 13x18 cm ve daha büyük olan makinalar stüdyo makinalarıdır. Çok büyük fotoğrafta basılabilmektedir. Reklam, basın, portre çekimlerinde kullanılır. Taşınabilen ve sabit olarakta ikiye ayrılır.

Orta boy makinalar:
  4,5x6, 6x6, 6x9 cm boyutlarındaki plaka ya da rulo film çekimlerinde kullanılır. Sabit objektifli özelliğinin yanında objektifi değişenlerde vardır.


Küçük boy makinalar:
  En çok kullanılan ve en pratik makinalardır. Bu türlerin bazıları üretildiği firmanın filmlerinden başka film kullanamaz.




Özel amaçlı makinalar:
  Poloroid, Panoramik makinalar. Üç boyutlu çekim yapan (Stercoskopik) makinalar vardır. Bu türdeki makinaların kullanımı çok azdır.






 Canon EOS 1000D 
Canon EOS 1000D : Canon, en son model D-SLR'si olan Canon EOS 1000D dijital fotoğraf makinesini duyurdu. Yeni Canon EOS 1000D dijital SLR fotoğraf makinesi 10.1 megapiksel CMOS görüntü sensörüne, 7 noktaya otomatik netleme ve bellek kartı kapasitesi dolana dek saniyede 3 kare seri çekim yapabilme gibi özelliklere sahip. Canon EOS 1000D DSLR fotoğraf makinesi 70 seneyi aşkın görüntüleme deneyimini uygun fiyat politikası ile sunan bir model. EOS serisinin en hafif gövdesine sahip olan Canon EOS 1000D dijital kamera; DIGIC III görüntü işlemci ve Live View gibi Canon'un profesyonel EOS-1 serisi modellerinde bulunan teknolojik özellikleri bünyesinde barındırıyor. Canon EOS 1000D kamera Canon EF-S 18-55mm IS objektif kiti halinde satışa.
Canon EOS 1000D detayları
• 10.1 megapiksel CMOS görüntü sensörü
• EOS Entegre Temizleme Sistemi
• DIGIC III görüntü işlemci
• 7 noktaya AF otomatik netleme
• 2.5 inç (6.4 cm) büyüklüğünde LCD ekran
• Saniyede 3 kare seri çekim hızı
• Live View canlı ön izlemeli çekim
• 450D benzeri fakat daha basit menü yapısı
• 540 gram civarında gövde ağırlığı
• Düşük satış fiyatı
• SD ve SDHC bellek kartı desteği
• Kompakt ve hafif gövde yapısı
• Digital Photo Professional RAW görüntü işleme yazılımı
• Tüm Canon EF ve EF-S objektiflerle uyum
• EX serisi tüm Speedlite flaş üniteleriyle uyum



 CANON EOS 500D
Canon 15.1 megapiksel çözünürlüklü ve full HD video özellikli yeni modeli Canon EOS 500D dijital fotoğraf makinesini duyurdu. 2009 Eylül ayında duyurulan ve video kayıt yapabilen ilk Canon EOS modeli olan EOS 5D Mark II kamerayı izleyen, fotoğraf tutkunlarına ilginç özellikleri bir arada sunan yeni Canon EOS 500D fotoğraf makinesi Full High Definition (HD) video kayıt yeteneğini kompakt ve hafif bir dijital SLR gövdesinde sunuyor. Yeni Canon EOS 500D fotoğraf makinesi 15.1 megapiksel çözünürlüklü APS-C CMOS görüntü sensörü ile sunduğu çekim olanağı sayesinde büyük boyutlu baskılara ve görüntü üzerinde esnek kırpmalara olanak sağlıyor.
Canon EOS 500D dijitalSLR özellikleri
• 15.1 megapiksel APS-C CMOS görüntü sensörü
• Full HD video kayıt özelliği
• Görüntüleri HDTV üzerinde izlemeye olanak tanıyan HDMI bağlantısı
• ISO 100 - 3200 (ISO 12,800 değerine yükseltilebiliyor)
• Saniyede 3.4 kare seri çekim hızı
• 3.0 inç Clear View LCD ekran
• Live View canlı ön izleme modu
• 9 noktaya AF otomatik netleme
• Yüksek hızda DIGIC 4 işlemci performansı
• EOS Entegre Temizlik Sistemi
• Canon EF ve EF-S lenslerle, yeni Speedlite 270EX ve TS-E 17mm f/4L and TS-E 24mm f/3.5L II lensler de dâhil EX serisi Speedlite flaşlarla tam uyum

 
 CANON EOS 1100D 
Canon, EOS serisinin yeni üyesi Canon EOS 1100D fotoğraf makinesini tanıttı. ABD'de Canon EOS Rebel T3 adı ile piyasaya sürülecek olan yeni Canon EOS 1100D DSLR fotoğraf makinesi yüksek kalitede fotoğraflara ve HD kalitesinde video kayıt dünyasına ilk adımını atacak olan kullanıcılar için ideal bir model. Daha üst modeller için geliştirilmiş olan çekim özellikleri ve fonksiyonlarıyla Canon EOS 1100D dijital SLR fotoğraf makinesi kutusundan çıkar çıkmaz yüksek kalitede fotoğraf çekme imkânı sunuyor. 12,1 megapiksel çözünürlüklü Canon EOS 1100D DSLR fotoğraf makinesi 720p HD kalitesinde video kaydedebiliyor.
Canon EOS 1100D özellikleri
• 12 megapiksel yüksek çözünürlük
• Özellik Kılavuzu ile anında yardım
• Creative Auto ve Basic+ görüntü düzeltme fonksiyonları
• HD kalitesinde video kayıt
• ISO 100-6400 ışık hassasiyeti
• 9 noktaya AF otomatik netleme sistemi
• 63 alana iFCL poz ölçümleme
• 6.8 cm (2.7 inç), 230,000 nokta LCD ekran
• Tüm EF ve EF-S serisi objektiflerle uyum


 
CANON EOS 600D 
 Canon kompakt ve hafif dijital SLR fotoğraf makinesi Canon EOS 600D'yi tanıttı. ABD'de Canon EOS Rebel T3i model adı altında piyasaya sürülecek olan Canon EOS 600D DSLR fotoğraf makinesi yüksek çözünürlükte kaliteli fotoğrafların kolayca ve eğlenceli şekilde kaydedilmesini sağlıyor. Yüksek görüntü kalitesi ve kolay kulanım özelliklerini bir arada bulmak isteyen fotoğrafseverler için ideal bir model olan Canon EOS 600D dijital SLR fotoğraf makinesi Canon'un giriş seviyesi EOS modellerinin zirvesine yerleşiyor. Canon EOS 600D geniş otomatik çekim seçenekleri ve Full HD video kayıt fonksiyonuyla giriş seviyesi kullanıcıların çok rahat kullanabilecekleri bir DSLR fotoğraf makinesi.
Canon EOS 600D özellikleri
• 18 megapiksel çözünürlüklü CMOS sensör
• Scene Intelligent Auto tamamen otomatik akıllı çekim modu
• Full-HD video kayıt
• Anında Yardım Kılavuzu
• Saniyede 3.7 kare sürekli seri çekim
• Geniş alana 9 nokta AF otomatik netleme
• 1,040k çözünürlüklü 7.7cm (3.0 inç) hareket edebilen LCD ekran
• Basic+ ve Yaratıcı Filtreler
• Dâhili kablosuz flaş kontrolü


 


 CANON EOS 1DX 
Canon EOS 1D serisine yabancı olmayan dijital fotoğraf tutkunları Canon EOS-1D X dijital fotoğraf makinesindeki kontrol konfigürasyon yapısının buton yerleşimine farklı bir yaklaşım getirdiğini hemen fark edeceklerdir. Canon EOS-1Dx dijital fotoğraf makinesinin yeni baştan tasarlanan dış görünümü ve ergonomik tuş yapılandırılması fotoğrafçının sağ eline rahat bir şekilde oturarak menüde kolay ve sorunsuz bir dolaşım imkanı sunuyor. Kullanıcının başparmağı hizasında konumlandırılan Live View tuşu sayesinde tek bir tuş dokunuşu ile canlı ön izleme ekranı ile vizör arasında geçiş yapılabiliyor. Fotoğrafseverler Canon EOS-1D X modelinde çekim ayarlarını tek el ile değiştirebiliyorlar.
 Canon EOS-1Dx gövde özellikleri
Canon EOS-1Dx dijital fotoğraf makinesi yeni tasarlanan deklanşör yapısı sayesinde daha sağlam ve hassas kullanım sağlıyor. 400.000 adet basıma dek ölçülen yeni karbon fiber deklanşör yaprakları daha hafif ve dayanıklı yapıda tasarlanarak Canon EOS-1D X fotoğraf makinesinin Canon EOS-1D Mark IV modelindeki 100.000 deklanşör basımı sınırını kat kat aşması sağlanmış. Canon EOS-1Dx aynı zamanda elektronik perde özelliği sayesinde fotoğrafın çekimi esnasında cihazdan kaynaklanan sarsıntı etkisini minimum seviyeye indiriyor.
 Canon EOS-1Dx fotoğraf çekim ayarları
Yeni EOS fotoğraf makinesinin Hızlı Kontrol ve Menü Dolaşım kontrolleri Canon EOS 1DX üzerinde çekim ayarlarını sadece sağ el ile kolayca gerçekleştirme olanağı sağlıyor. Yeni çoklu kontrol özelliği cihaz dikey durumda çekim yapılırken sağ elin başparmağı hizasında olması sağlanarak aynı kolaylıkla ayar kontrolü sağlanmış. Canon EOS-1D X fotoğraf makinesinin ön yüzünde konumlandırılan ve kullanıcı tarafından özelleştirilebilen dört adet fonksiyon tuşuna yer verilmiş. Bu dört adet tuşun ikisi cihaz dikey durumda çekim yaparken ve diğer ikisi de cihaz standart yatay durumda çekim yapılırken kullanılıyor. Daha önceki Canon EOS-1D Mark IV gibi profesyonel modellerden hatırladığımız hava geçirmezlik seviyesi ayarına Canon EOS-1D X dijital SLR fotoğraf makinesinde de yer verilmiş.

CANON EOS 5D MARK  III 
 Birkaç aydır üst seviye yeni bir Canon dijital SLR fotoğraf makinesi ile ilgili söylentiler yoğun şekilde dolaşıyordu. Söylentilere göre, üst seviye profesyonel fotoğrafçılara yönelik bir model olan ve artık 3 yaşına gelen Canon EOS 5D Mark II modelinin devamı niteliğindeki yeni DSLR fotoğraf makinesinin isminin de buna uygun olarak Canon EOS 5D Mark III olacağı belirtiliyordu. Elbette böylesine profesyonel ve üst seviye bir dijital SLR fotoğraf makinesinin de piyasaya sürülmeden önce kapsamlı bir şekilde tüm detaylarıyla test edilmesi gerekir. Bu testler sadece laboratuvar ortamı ile de kalmaz. Stephen Oachs da bu şekilde bir Canon SLR fotoğraf makinesinin bir safari gezisindeki testine beklenmedik bir şekilde tesadüf etmiş. Çeşitli objektifler eşliğinde test edilen modelin Canon EOS 5D Mark III olduğu söyleniyor.



 Canon EOS 5D Mark III özellikleri
Yeni Canon EOS 5D Mark III fotoğraf makinesinin teknik özellikleriyle ilgili de çok sayıda söylenti mevcut. Söylentilere göre cihaz Full Frame bir sensöre ve en az 20 megapiksel (büyük ihtimal ile 22 megapiksel) çözünürlüğe sahip olacak. Ayrıca cihazda Canon Digic 5+ işlemciye yer verileceği de söylentiler arasında. Canon EOS 5D Mark III fotoğraf makinesindeki otomatik netleme sisteminin önceki model ile aynı olacağı ancak GPS özelliğine yer verileceği de söyleniyor.
Canon EOS 5D Mark III SLR fotoğraf makinesi
Yeni Canon EOS 5D Mark III dijital SLR fotoğraf makinesi önceki profesyonel Canon EOS 5D Mark II ve yarı profesyonel Canon EOS 7D fotoğraf makinesi modelleri ile açıkça benzerlikler de taşıyor. Cihazın kontrol elemanları EOS 7D modelini andırırken özellikle üt kısmı EOS 5D modeline benziyor. Canon EOS 5D Mark III fotoğrafları yakından incelendiğinde dikkat çeken bazı farklı noktalar da ortaya çıkıyor. Bunlardan birisi de batarya grip bölümüne eklenen joystick özelliği. Bizce hoş olan bu özelliğin yanı sıra fotoğraf makinesinin LCD ekranı 16:9 geniş formatta tasarlanmış ve yeni butonlara yer verilmiş.

Kaynakça
http://www.frmtr.com/tarihce-ansiklopedisi/1814199-fotograf-makinesinin-tarihcesi.html
http://www.fotograf.s5.com/makces.htm
http://www.letsgodigital.org/tr/19206/canon-eos-1000d/
http://www.canon.com.tr/For_Home/Product_Finder/Cameras/Digital_SLR/EOS_1100D/

HAZIRLAYAN:
EKREM YÖRÜK


ÇEKİM SÜRECİ


Sinema Filmi Çekim Süreci

Çekim Öncesi Hazırlık Araştırma
  • Seçimi - Bilgi ve Düşüncenin Görüntüye Dönüştürülmesi
  • Konu Belgesel Sinemada Araştırma
  • Ham malzeme Çeşitleri ve Özellikleri
  • Konuyla ilgili kaynak taraması, araştırma
  • Görsel – İşitsel arşivin araştırılması
  • Karakter Belirleme
  • Çekim Mekânlarının Belirlenmesi
  • Belgesel Sinemada Ekip, Görev dağılımı
  • Ekipmanın belirlenmesi

Tasarım ve Uygulamada Senaryonun İşlevi
  • Bilgi Araştırması
  • Öntasarım
  • Synopsis
  • Mekan Araştırması, Görüntülerin Saptanması ve İlk Çekimler
  • Tasarım
  • Film Öyküsü (Tretman)
  • Çekim Senaryosu
  • Uygulama ve Tamamlayıcı Çekimler
  • Kurgu'da Senaryonun İşlevi

Proje Belirleme Aşaması
  • Filme çekilecek konunun belirlenmesi
  • Seçilen konu üzerinde çalışma planının yapılması
  • Konuyla ilgili kaynak araştırması ve mekân tespitlerinin yapılması
  • Belgesel sinemada metin kullanımı ( dış anlatım ) ve gerekli ise bu film için metin hazırlanması
  • Görev dağılımı

Proje Çekim Aşaması
  • Kamera Teknik Bilgisi
  • Kamerada çekim ölçek ve açılarının belirlenmesi
  • Monitöre bağlı bir kamerayla örnekleme
  • Işık
  • Ses
  • Çekim Aşaması ve Devamlılıklar
  • Uygulamalar

 

Çekim Sonrası

  • Sinema da kurgunun işlevi ve önemi
  • Non-lineer kurgu sistemi nedir?
  • Çekilen görüntülerin ve metnin bilgisayara yüklenmesi
  • Filmin Kurgulanması
  • Gerekiyorsa, eksik çekimlerin tespit edilip tamamlanması
  • Kurgunun tamamlanarak filmin gösterime hazırlanması

( Kaynakça ; bsb_atolye )


Çekim Esnasında Dikkat Edilecekler


 
 1- Baş boşluğu ve bakış boşluğunu unutmayın.


2- Kişileri profilden çekmek estetik algılamayı zorlar, üç çeyrek denilen duruşla yerleştirmeyi tercih edin. Derinliksiz yerleştirmelerden kaçın.



3- Objenizi fona yapıştırmamaya çalışın.



4- Kadraj ölçeğiniz anlatmak istediğinizle bağlantılı olmalı… (yüzde ifade varsa genelde kalmanız hatadır mesela…)


5- Kamera hareketi olan planlarda, planın başına ve sonuna en az üç saniye kadar fiks koymalısınız. Yani kamera önce en az üç sn. durağan, sonra hareket, bitişte gene durağan…

6- Devamlılığı olan planlarda kadrajın sağından çıkılırsa, takip eden planda solundan girilir.



7- Birbirine bakan ya da birbirini takip eden insanlarda planlara keserken bakış yönünü tutturamazsak anlam bozulur (aks atlaması olur).

8- Zoom hareketinden mümkün olduğunca kaçının, tempoyu yavaşlatır…

9-Birbirinin aynı ölçekler birbirinin arkasına pek uymaz, dikkatli olun. (Genel arkasına genel, yakın arkasına yakın gibi.)

10- Efektlere gelince; wipe, miks gibi geçiş efektlerini seçerken anlamı kaçırmayın. Anlamla paralel olsun. Lüzumsuz yere bu efektleri kullanmayın!


Çekim Sonrası Yapılacaklar


Kurgu

    Yönetmenin denetiminde çalışan kurgucu, bu çekimleri inceler; yönetmenle birlikte, kullanılacak çekimleri yeniden ayırır [çekimde alınan notlar bu işe kılavuzluk eder]; çekim sırasındaki sıraya, yani çekim sayısı sırasına göre, bu çekimleri uç uca ekleyerek kaba kurguyu meydana getirir. 
    Bundan sonra, kurgucunun asıl önemli görevi olan ince kurgu başlar.
    Burada kaba kurguda olduğu gibi mekanik bir çalışma değil, yaratıcı bir çalışma gerekir. Kurgucu daha önce çekim senaryosunu iyice incelediği için filmin genel yürüyüşünü, her sahnenin, çekimin temposunu kafasında canlandırır; eli altındaki kaba kurgulu filmi defalarca izleyerek bu temponun tamamlanmış filmde nasıl sağlanabileceğini kararlaştırır. 
    Filmi keser, yapıştırır, tekrar keser; çekimlerden bazılarını atar; sahnenin gelişmesinde akıcılığı bozan her hangi bir duruma rastladığı zaman, iki çekim arasına bu akıcılığı sağlayan yeni bir çekim, bağlayıcı çekim ekler; bazı çekimlerin yerini değiştirir. 


Seslendirme ve Birleştirme

    Daha önce de gördüğümüz gibi, sesli film çevrilirken, görüntülerle birlikte ses de, ayrı bir teyp yardımıyla ses kuşağı üzerine saptanıyordu. Kameranın hızına göre, bu işe özel ses kayıt cihazlarında bulunan bir kristal yardımıyla film çekim hızı da manyetik band üzerine ses kaydının yanı sıra işlenirdi. Bu hız kodları 8mm dar banttan 16mm ya da 35mm manyetik bandlara geçirilirken, senkronizasyonun sağlanması için stüdyodaki ses kayıt cihazının kayıt hızını da film çekim hızına göre ayarlar ve ona göre kayıt yapılır ki, kurgu sırasında görüntü ve sesin eşlemesinde bir kayma olmasın. Ancak günümüzde bu analog cihazların yerini digital ses kayıt cihazları aldı. 

Stüdyo Çekimi

Kadro ve Sahne Hazırlıkları
  
     Öncelikle programın çekimini gerçekleştirecek ekibin yönetim kadrosu ve
sorumlulukları belirlenmelidir. Senaryo, oyuncu ve teknik ekip tarafından iyi bilinmelidir.
Özellikle yönetmen senaryoya hâkim olmalıdır. Kamera kartları hazırlanarak dizi program
ve bölümlerin çekimleri sahne, çekim numaraları yazılarak çekim başında kameraya kaydedilmelidir. Şunu belirtmekte fayda vardır ki kamera ile konukların aynı düzlemde
olmasına dikkat edilmelidir.
   
Kamera ve Ekipman Ayarları

    Çekimin iyi gitmesi için kameramanın yanında bulundurması gereken araç gereçler
vardır. Bu donanımlar tam değilse ve gerekli kontroller yapılarak alınmamışsa çekim
yapılamaz ya da yapılan çekimde aksaklıklar meydana getirir.
    Kameramanın yanında bulundurması gereken ekipmanları şöyle sıralarız; Adaptör ve
şarj cihazı, asıl ve yedek batarya, kamera sehpası, dolly, gerekli bağlantı kabloları, seyyar
mikrofon ve adaptör, flâş lambası, kasetler, yedeğiyle birlikte olmalı kontrolleri yapılmalıdır.
Ayrıca ışık, ses düzeni de kurulmalı gerekli kontrolleri yapılmalıdır.
    Kameramanın üzerinde çok fonksiyonlu olan ve rahat kullanılan kameraman yeleği
olmalıdır. Bu yelek fazlaca cebe sahiptir. Bu ceplere kameraman malzemelerini koyar. Bir
anlamda kameramanın malzemeleri elinin altında olmalıdır.
Kameraman kamerayı elektriğe bağlayacağı gibi, aküyle de çalıştırabilir. Akünün dolu
olmasına dikkat etmek gerekir. Bataryanın dolu olup olmadığı bakaç ekranındaki işaretten
anlaşılır. Bataryanın bitmesine yakın kameranın kayıt ışığı yanıp sönmeye başlar.
    Akü yerleştirdikten sonra sıra kasedi takmaya gelir. Kamerada bulunan “eject”
düğmesi ile kameranın kaset koyma yerinin kapağı açılır. Kaset yerleştirilerek kapak
kapatılır. Kamera kayda hazır hale getirilir.
    Beyaz ayarı kameradan 1,5 metre uzaklığa beyaz kâğıt konularak yapılır. Çekim
yapılacak ortama göre kameranın netlik ve beyaz ayarının yapılması gerekir. Beyaz ayarı
ortamlara göre kamera tarafından otomatik olarak yapılacağı gibi manüel olarak (elle)
yapılabilir.
    Kameraların netlik ayarı manüel olarak yapılacaksa netlik bileziği net görüntü elde
edilinceye kadar sağa sola çevrilir. Otomatik netlik ise kameranın üzerinde bulunan focus
(netlik) düğmesi ile yapılabilir.
    Video kameralar günümüzde 1 mum ışık ortamında bile çekim yapabilmektedir. Işığın
yetersiz olduğu durumlar için tepe ışığı ve bataryası hazır bulundurulmalıdır. Tepe ışığı,
enerjisini kameradan alabileceği gibi dışarı bağlanarak kablo aracılığıyla da enerji
sağlanabilir. Kameralarda bulunan mikrofon her zaman yeterli olmayabilir. Dışardan mikrofon bağlamak gerekebilir. Bu durumda kameranın harici mikrofon girişine bağlanan bir mikrofon ses alma işlemini gerçekleştirecektir.
    Kameranın üzerinde bulunan Gain sistemi ile kamera ışığının yetersiz olduğu
durumlarda bu düğmeye basarak kazanç elde edilir. Böylece kamera cisimleri daha aydınlık
olarak kaydeder.
    Stüdyo ortamında kameraların çekime hazır hale getirilmesi için her şeyden önce
kameraların stüdyo bağlantılarının doğru olup olmadığı kontrol edilmelidir.
    Yapım kontrol odasına veya naklen yayın aracına bağlanarak çekim yapan
kameraların görüntü ve ses çıkışlarının resim seçme masasına bağlanması gerekir. Ayrıca
kameralardan gelen renk bilgilerinin değerlendirilmesi için ışık masasındaki kontrol
monitörlerinden izlenmesi gerekir. CCU adı verilen kamera kontrol üniteleri ile
kameralardan gelen renk ve ışık bilgileri kontrol edilir.
    Kamera EFP olarak kullanılacaksa şehir cereyanından yararlanılacaktır. Bu nedenle
kameranın arkasında bulunan elektrik çıkışının şebekeye adaptör yardımıyla bağlanması
gerekir.
   
Son Kontrol ve Hazırlıklar

    Program çekimine başlamadan önce yönetmen başkanlığında bir reji toplantısı
gerçekleştirilir. Bu toplantıda çekimin gerektirdiği ışık, ses, kamera düzenleri son kez
gözden geçirilir dekor ve kostümlerin uygunluğu denetlenir.
Görüldüğü gibi bir televizyon programı ortaya çıkarmak ekip çalışmasını gerektirir.
Yapım ve Yönetim birbiri ile koordineli bir bütünlük içerisinde çalışabilmelidir. Ayrıca
çekim, ışık, dekor, kostüm, ses, sunum bir programı tamamlayan unsurlardır. Bu unsurlar
özenli hazırlanırsa, ekipteki her kişi görevini eksiksiz yaparsa, sorumluluğunun farkında
olursa hazırlanan program başarıya ulaşır. Bu çalışmalar özveri gerektiren çalışmalardır.




Çekim Esnasında Dikkat Edilecekler

    Bu gördüğünüz çekim aynı kişi kullanılarak sınıf ortamında yapılmıştır. Bakış yönü tutturulduğunda devamlılıktaki akıcılığın nasıl sağlandığı apaçık görülüyor.

5 Konuklu ve 3 Kameralı AÇIK OTURUM



Kırmızı çizgiye aks diyelim. Eğer kameralardan biri aksın öbür tarafına geçerse konukların bakış yönleri tutmayacaktır. Bu da birbirine bakmayan insanlar anlamına gelir. Bu durumda ortaya çıkan hataya aks atlaması adı verilmiştir.



Üçgen Kuralı ise; aksın bir tarafında gerçekleştirilen, reji ve montajda doğallığı en iyi yakaladığımız yerleştirmede ortaya çıkan sıralanışın bir üçgeni hatırlatmasından ötürü bu yerleşme biçimine verilen addır.


 


Üç kameralı Şov Programlarına basit bir örnek


 




 (www.kurgucuyuz.biz)


              Kısaca film ve stüdyo çekim aşaması aşağıdaki şemada gösterildiği gibi özetlenebilir ;







Sevilen dizilerin çekim aşamaları ;





Yazan : Esra İŞLER